Yeni Yazı >>
Home / Genel / İyi Bir Dinleyici Olmak İçin Yapılması Gerekenler

İyi Bir Dinleyici Olmak İçin Yapılması Gerekenler

İyi bir dinleme davranışı gösterebilmek için yapılması gerekenler şu şekilde sıralanabilir: Olumlu beklentiler içinde olmak, açık fikirli olmak, iletiye yoğunlaşmak, konuşmanın ana fikrini iyi ayrıştırmak, bu ana fikre yoğunlaşmak ve aktif dinleme için gerektiğinde soru sormak. Şimdi bu temel bilgilerin ışığında iyi bir dinleyici olmak için neler yapılması gerektiğinin ayrıntılandırılması gerekmektedir.

– Dinleyici her şeyden önce kaynağın aktarmak istediklerini ya da anlamak, bilmek, öğrenmek istediği temel iletiyi saptamalıdır. Başka deyişle dinleyici kaynaktan gelen türlü iletiler arasında hangisini seçeceğini bilmelidir.

– Dinleyici yalnızca bakışları, baş sallaması, jest ve mimikleriyle dinler gözükmemeli ya da kaynaktan gelen iletilerin yüzeyinde kalmamalıdır. Konuşmayı yapanın aktarmak istediği duygu ve düşünceyi kavramaya çalışmalıdır. Dinleyici, neyi anlamak istediği ve neyin anlatılmak istendiğini anladıktan sonra, dikkatini onun üzerinde yoğunlaştırmalıdır.

– Kaynağın, konuşanın verdiği ileti onun yüzüne hatta gözlerine bakarak izlenmeli, sözleri, mimikleri, hareketleri bir bütün olarak algılanmalı ve çözümlenmeye çalışılmalıdır.

– Dinleyici karşısındakini dinlerken zaman zaman sözlü olarak, onun konuşma akışını bozmayacak biçimde, “Anlattıklarınızı dikkatle izliyorum”, “Anlamak için dikkat ediyorum. ” biçiminde yansıma (feed-back) sağlayacak bilgiler vermelidir. Zaman zaman bunu baş, boyun, göz ya da el hareketleriyle de ortaya koyabilir.

– Kaynağın bilgi aktardığı, ileti verdiği süre içinde dinleyici olarak kalınmalıdır. Yalnız kaynaktan gelen iletilerde çözülmeyen bölümler varsa, “Ben bu söylediklerinizi böyle anladım ya da yorumladım. ” biçiminde sözlü yansımadan yararlanıp sorular sorulabilir. Ancak düşünce ve mantık sürecini cevabı hazırlamak için işletmemek de gerekir. Önce iletilerin tam olarak çözülmesi için çaba harcanmalıdır.

– Kaynağın aktardığı bilgi, ortaya koyduğu öneriler bittikten sonra cevap verilmesi gerekiyorsa, bu sürecin de işletilmesi gerekir. Eğer dinleyen aktarılan bilgi ve önerileri benimseyip kabul ediyor ve paylaşıyorsa, bu durumu da açık seçik belirtmelidir. “Önerinize katılıyorum. “, “Düşüncelerinizi anladım. “, “Söylediklerinizi paylaşıyorum. ” vb. gibi. Kaynağın verdiği bilgi ya da öneri dinleyen tarafından olumlu karşılanmadıysa, bu da açık seçik ortaya konulmalıdır. “Sizin hatalı olduğunuzu sanıyorum. “, “Söylediklerinizi tam anlamadım. “, “Önerinizi daha iyi açıklayabilir misiniz?” vb. gibi.

Mutlaka Okumalısın!  Ticaret ve Sanayi Odaları ve Organları

– Kaynağın, konuşanın aktardığı bilgiyi, verdiği iletiyi nasıl anlayıp çözdüğünü dinleyici önce kendi kendine sormalı; bu bilgi ve iletileri kendine göre yorumlamamalıdır.

– Söylenenlerin anlamına ilişkin olarak dinleyicide kuşku ve duraksama olmamalıdır. Dinleyenin anlamını kendine göre yorumladığı sözcükler varsa, konuşmacı, bu sözcüğü kullanırken hangi anlamı verdiğini ve hangi bağlamda kullandığını açıklamaya yönlendirilmelidir.

– Dinleyici karşısındakini dinlerken alay eden, küçümseyen, küçük düşüren, kötüleyen mimikler, jestler ya da sözcükler kullanmaktan özenle kaçınmalıdır.

– Kaynağın, konuşanın açığını yakalamak, kişiliğinin gücünü, üstünlüğünü göstermek amacıyla tuzak kuran bir dinleyici olmaktan kaçınılmalıdır. Etik anlamda dinleyici, iletişim süreci sırasında karşısındakinin bir açığını, bir çelişkisini yakalasa bile hemen üzerine gitmemelidir. Örneğin, orta yaşlı bir kadınla konuşurken haklı bile olunsa anında, “Siz yaşınızın kırk olduğunu söylüyorsunuz, ancak anlattığınız yaşam öyküsüne göre ben okul ve çalışma dönemlerinizi hesapladım. Tam kırk dört yaşında olmanız gerekiyor. “, denilmemelidir. Ancak bu yaklaşımda olanları “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. “, atasözüne uygun biçimde iletişim yapanlarla karıştırmamak gerekir. Burada amaç gerçeğin ortaya çıkması ya da tartışılması olmayıp, konuşana saldırmak, onu küçük düşürmek, böylece her an kendi üstünlüğünü, kendisine ve çevresine kanıtlamak olduğu için bundan kaçınmak gerekir.

– Aynı şekilde dinleyici kaynaktan, gelen tüm iletileri kendisine yöneltilmiş bir saldırı olarak kabul etmemeli ve hemen savunmaya geçmemelidir.

– Daha önce de açıklandığı gibi, anılan türdeki iletişim yapılanmaları kaynakta ya da alıcıda kaçma ya da saldırma biçiminde davranışlara dönüşecek savunma düzenlerinin işlerlik kazanmasına yol açar. Örneğin; bir toplantıda kendisine konuşma olanağı tanınmasını bekleyen, kendiliğinden söz almayan bir insan, bu olanağı bulamazsa bu tür toplantılara katılmaz. Bazı insanlar bir alış veriş sırasında satıcı kızın bilerek ya da dalgınlıkla kendisinden sonra gelene, “Buyrun ne istiyorsunuz?” diye sormasına, “Sıra bende” diye tepki göstermez. Ancak bir daha o mağazaya gitmez.

Mutlaka Okumalısın!  Kültür Üretim Sistemi

– Kendisine saldırıldığını anlayan kaynak, dinleyicinin durumuna, rolüne, kendisinde bunlara ilişkin olarak oluşmuş değişmez davranış kalıplarına göre ya iletmek istediği bilgiyi, gerçek sorunu gizleyecek, dinleyenin beğenisini kazanmak amacıyla iletişimi sürdürecek ya da o da karşı saldırıya geçecek, alıcının kişiliğini hedef alan kırıcı, aşağılayıcı sözlü ve sözsüz iletiler verecektir. Kuşkusuz bu iki durum da sağlıklı iletişimi engeller.