Yeni Yazı >>
Home / Genel / Renklerin Dili

Renklerin Dili

Renkler, zekânın uyarılması, ruhsal durumlar üzerindeki etkisi, kişilik özellikleri ile ilişkisi yönleriyle, magazin yazılarının olduğu kadar, bilimsel araştırmaların da konusu olmuştur.

Çiçek gönderme geleneği olan toplumlarda, çiçeklerin cinsi kadar rengi de duygusal iletiler için kod oluşturur. Pembenin sevgiyi, kırmızının tutkuyu, beyazın içtenliği, sarının kırgınlığı simgelediği söylenir. Renkler bazen duyguların, bazen belli düşünce ve ideolojilerin, -duyguda tutkunun ifadesi olan kırmızı, ideolojide sol düşünceleri simgeler- bazen bireylerin toplum hiyerarşisindeki konumlarının simgeleri olarak iletişimde belli bir rol oynarlar ve sözsüz iletişimin bir biçimini oluştururlar.

Renklerin algılanması ile dünyanın kavranışı arasındaki ilişkileri inceleyen bilim insanlarına göre, renk kendi başına bir varlık kazanmadan ve kendisiyle ilgili değişik yorum ve açıklamalara konu olmadan önce, herhangi bir şeyin rengi veya renkleri onun yüzeysel bir işareti ya da cilası değil, o şeye içkin, o şeyin doğasında bulunan özüne ait bir nitelik sayılmıştır.

Teknik ve ekonomik düzeyde renk, doğal kaynakların ayırt edici ve tanımlayıcı bir yönüdür. Geçim biçimi ne olursa olsun, insanın besin kaynağı bitkiler ve hayvanlardır. İnsan bunlar arasından bazılarını seçer, toplar, keser ya da yetiştirir. Bitkilerle iç içe yaşayanların dünyasında renk yalnız türler arasında değil, cinsler ve çeşitler arasında da ayrım yapmaya yarayan bir ölçüttür. Böylece, yenebilecek olan, zehirli ya da uyuşturucu olanlardan ayrılabilmektedir. Renk, bitkinin ya da meyvesinin olgunlaşıp olgunlaşmadığının, yenilebilecek duruma gelip gelmediğinin belirtisi olur. Kısaca, bitkinin biçimi ve kokusu kadar, renkleri de insanın seçiminde temel bir rol oynar. Rengin bu anlamdaki işlevi ve önemi hayvanlar âlemi için de geçerlidir. Hayvanlarda türlerin, cinsiyetin, yaşın vb. özelliklerin ayırt edilebilmesi için renk özelliklerinin bilinmesi gerekir.

Teknoloji alanında renklerin önemi daha az değildir. Çömlekçilik, madencilik, dokumacılık vb. alanlarda malzemenin seçiminde, üretim aşamalarının tanımlanmasında renk, biçim kadar etkin bir göstergedir. Ayrıca, hava durumlarının tahmininde, mevsimlerin ve takvimlerin belirlenmesinde, coğrafi yönün kestiriminde, insan vücudunun sağlık durumunu saptamasında renk eskiden beri kullanılagelen bir ölçüt olmuştur.

Mutlaka Okumalısın!  Para Piyasası Fonksiyonları ve Riski

Belirtilen işlevleri ile renk deneysel yaşamın bir parçasıdır. Toplumsal alanda ise, rengin anlamı daha uzlaşımsal ve çeşitlidir. Rengin doğal çevreyle ilgili boyuttan, toplumsal nitelikli bir özellik haline gelmesi, insan vücuduna uygulanması ile birlikte gerçekleşmiştir. Çünkü vücudun boyanması, bireysel ve çıplak vücudun cinsiyetinin, yaşının, klanının, klan içinde ait olduğu grubun özellikleri ve işaretleriyle toplumsal bir kişiliğe bürünmesi demektir.

Çıplak insanı giydiren bu boyama geleneği temelde insanın inançları ile ilgilidir. Rengin böylesi simgesel bir anlam yüklenmesinin kökeninde, insanın, doğal çevresindeki renk değişmelerinin, bozulmalarının, bitki ve çiçeklerle olduğu gibi yeniden canlanmaların farkında olması, rengin cinsiyetle, yaşamla ilgili bir odak noktası oluşturması yatar. Renkle yaşam, renkle cinsellik arasındaki ilişkilerin kurulması ona duygusal bir boyut kazandırır. Böylece renk, kendisinden başka ve daha önemli bir şey olur.

İlk aylarda bebekler çevresindeki temel renkleri -mavi, yeşil, sarı, kırmızı- ayırt etmeye başlar. Ancak bu renklerin onun için bir simgeye dönüşebilmesi için önce, onda bazı duygusal yaşantılara yol açması, sonra da ilgi ve anımsama kaynağı olması gerekir. Bu süreç, renklerin bireysel ve toplumsal yaşantılara bağlı olarak simgeleşmesini ve toplumsal iletişimde rol oynamasını belirler.

Renkler toplumların içinde bulundukları doğal çevreye ve yaşantılara göre anlam kazanır. Yeşilin, doğadaki canlanmanın, gelişmenin rengi olarak beti bereketi çağrıştırdığı, bu nedenle de yaşamın ve normal olanın simgesi olarak kabul edilir. Böylece örneğin, trafik işaretlerinde yeşil normal olanın simgesi olduğu kabul edilir. Oysa geleneksel bazı Afrika toplumlarında yeşil, temel renklerden değildir; temel renkler beyaz, siyah ve kırmızıdır. Yeşilin toplumsal iletişimde anlamlı bir renge dönüşmesi Mısır’ın Avrupa’nın ve İslâmiyet’in etkisiyle olmuştur. Birçok toplumda kırmızının, ateşin, kanın rengi olmasından kaynaklanan tehlike, şiddet anlamına karşılık, Afrika toplumlarının çoğunda beyaz, tehlike, doğaüstünün gücü, ölüm anlamına gelir. Dikkat çekmesi değişik koşullarda ve yaşantılarda ilgili olduğundan simgesel değeri toplumdan topluma değişmektedir.

Mutlaka Okumalısın!  Büro Faaliyet Alanlarında Çalışan Kişiler

Siyah birçok toplumda yası simgeler, siyahlar giyinmiş kadınların dul olduklarını onları tanımayanlar da bilirler. Buna karşılık, Çinlilerde ise yas rengi beyazdır.

Siyasal gücün rengi de toplumlara göre değişmektedir. Batıda örneğin Roma’da erguvan rengi, doğuda Çin’de sarı renk imparatorluk gücünü simgeler. Afrika’daki Luba’larda şefler ve önemli kişiler kırmızı tüyler takarlar.

Bilimsel olarak hâlâ bazı renklerin sıcak, bazılarının ise soğuk gelişinin nedeni bilinmemektedir. Aynı kütleyi bir renk ağır, başka bir renk hafif olarak hissetmemize neden olabilmektedir. Bir renk insanı coştururken bir diğeri sakinleştirmektedir. Kırmızı, turuncu, kahverengi, ateşi, güneşi ve toprağı çağrıştırdığı için sıcak, mavi, yeşil ise denizi, buzu ve gökyüzünü çağrıştırdığı için soğuk olarak algılamamıza neden olabilir. Tabii ki bu genelleme her zaman geçerli değildir, bu kesin ayırımın kökeninin neye dayandığı bilinmemektedir. Ancak insanın toplumsal tarihi kadar eski olduğu da bir gerçektir.

Örneğin; sinema ve kuramları alanında çalışan Arnheim sıcak renklerin kan basıncını yükselttiği soğuk renklerin ise düşürdüğünü söylemektedir. Renklerin anlam oluşturma özellikleri sinemada da çok kullanılmaktadır. Bir sinema kuramcısı renklerin kültürden kültüre değişebileceğini ve rengin anlamını, içerikle bağlantılı olarak değişebileceğini belirtmektedir.

Bu özellikler, çocuk resimlerinde, programlarında konunun içeriği ile birlikte verilmektedir. Doğru, güzel, iyi genellikle açık ya da canlı renklerle; kötü, yanlış, çirkin ise koyu renklerle verilmektedir. Örneğin; büyüklerin ve küçüklerin ilgi ile izlediği Meraklı çizgi filminde rengin kullanımı tipin düşüncelerini yansıtmaktadır. Kızgınlık koyu mavi, beğeni açık mavi, düşüncelerin oluşması da yeşil renkle simgelenmektedir.

Sıcak-soğuk renkler onları ilişkilendirdiğimiz olaylar ya da nesnelere bağlı olarak görüntü boyu içinde uzaklık-yakınlık, genişlik-darlık ve psikolojik zaman kavramını açıklamak için estetik bir öğe olarak kullanılırken, yanılsama olarak yaratılan üçüncü boyutu, ekranın derinliğini belirleyen en temel öğelerden biri olmuştur.

Mutlaka Okumalısın!  4g e-perakende Fiziksel Tanıtımlar

Renkler aynı zamanda görüntü boyutu içinde yeni ufuklar açmış ve sanatçıların ifadelerini zenginleştirmiştir. Çizgi ile sınırlamanın içine ifade katmak söz konusu olunca önce renkle karşılaşmaktayız.

Nesnelerin belli renkleri çağrıştırması nedeniyle, ağacı resmetmek isteyen yeşili, denizi resmetmek isteyen maviyi kullanmıştır. Fakat sanatçılar nesneye bağlı olan rengi kullanmamış ve rengi özgürleştirmişlerdir. Fransız izlenimcilerinin de savunduğu gibi rengi, nesnel değil de kişilerin yüklediği öznel bir nitelik olarak görmüşlerdir. Onlara göre renk bir hissediştir. Özcesi, renklerin anlamlandırılmasında ve bir iletişim unsuru olarak ortaya çıkmasında kültürler arası farklılıklar etkili olmaktadır.