Yeni Yazı >>
Home / Genel / Çalışma Sermayesi (Dönen Varlıklar) Yönetimi

Çalışma Sermayesi (Dönen Varlıklar) Yönetimi

 

Çalışma sermayesi yönetiminin işletmenin risk ve kârlılığını nasıl etkileyeceğini açıklamak.

Bir işletmenin çalışma sermayesini, genellikle nakit ve nakit benzerleriyle, geçici yatırımlar, alacaklar ve stoklar gibi en geç bir yıl içinde nakde dönüşebilecek dönen varlıklar oluşturur. Çalışma sermayesi; sabit ve değişken olarak iki kısımdan oluşur. Çalışma sermayesinin sabit kısmını, satışlardaki dalgalanmalarla değişmeyen çalışma sermayesi oluşturur. Örneğin, bir işletmenin normal koşullar altında bulundurması gereken stok miktarı, alacak miktarı ve nakit miktarı; bayram ya da benzeri özel günlerde artabilir. Bu artan kısım çalışma sermayesinin değişken kısmını oluşturur.

Çalışma sermayesi düzeyini etkileyen başlıca unsurlar şöyle sıralanabilir:

– İşletmelerin faaliyet konusu: Çalışma sermayesi miktarı işletmenin faaliyet konusuyla yakından ilgilidir. Örnek olarak, ticari faaliyet gösteren işletmelerde çalışma sermayesi düzeyi, üretim faaliyetinde bulunan işletmelere göre daha yüksek olmaktadır. Üretim işletmelerinde de çalışma sermayesi düzeyi, üretim sürecinin uzunluğuna, alış ve satış politikalarına göre değişecektir. Üretim süreci ne kadar uzun, alışlarda peşin alışlara ne kadar ağırlık, satışlarda da ne kadar kredili satış yapılıyorsa o işletmede çalışma sermayesine o kadar fazla gereksinme duyulacaktır.

– İşletmelerin büyüklüğü: Genel olarak küçük ölçekteki işletmeler büyük ölçekteki işletmelere göre daha fazla çalışma sermayesine gereksinme duyarlar. Bunun en önemli nedeni, büyük işletmelerin küçük işletmelere göre çalışma sermayesi yönetimine daha fazla önem vermeleri ve çalışma sermayesi yönetiminde etkinliği arttırabilmeleridir. Diğer bir nedeni, büyük işletmelerin para ve sermaye piyasasından daha kolay fon sağlayabilmeleridir.

– Satışlardaki düzenlilik: Bir işletmenin satışları ne kadar istikrarlı ise çalışma sermayesine olan ihtiyaç da o kadar az olacaktır.

– Satışlarda artış ya da azalış Oranı: Satışlardaki artışlar ya da azalışlar çalışma sermayesini doğrudan etkileyerek artışlara ya da azalışlara neden olacaktır. Ancak çalışma sermayesi yönetiminde etkinlik arttıkça çalışma sermayesindeki artış satışlardaki artıştan daha düşük olabilmektedir. Çalışma sermayesi düzeyi belirlenirken, uygun cari borç miktarının saptanması, işletmenin likiditesi ile borçlarının vadelerine ilişkin kararların verilmesi gerekmektedir. Bu tür kararlar ise risk ve kârlılık analizi yapılmaksızın verilmemelidir.

Mutlaka Okumalısın!  Bilgisayarın Yapısı

İşletmeler ne kadar kısa sürede ve değerinden önemli bir kayıp olmaksızın paraya dönüşebilen varlıklara sahiplerse o kadar likittirler. Dönen varlıklar içinde en likit varlıklar, nakit ve nakit benzerleriyle pazarlanabilir menkul değerlerdir. İşletmelerin çalışma sermayelerinin düzeyi ile ilgili olarak izleyebilecekleri çeşitli politikalar, işletmenin risk ve kârlılığını etkileyecektir.

 

Şekil 17. 4′deki her bir eğri, belirli politikalar dahilinde, satışlarla çalışma sermayesi kalemleri arasındaki ilişkiyi göstermektedir. C politikası, çalışma sermayesi yönetiminde en tutucu bir yaklaşımdır. Bu politikayı benimseyen işletme, diğer politikalara oranla, toplam varlıkların daha büyük bölümünü çalışma sermayesi olarak tutmaktadır.

Çalışma sermayesinin riski sabit varlıklara göre daha düşük olduğundan karlılığı da daha düşük olacaktır. Bu nedenle, C türü bir politika işletmenin karlılığını düşürecektir. C politikasının aksine A politikası atak bir yaklaşımı sergilemektedir. Böyle bir politikanın izlenmesiyle çalışma sermayesi, toplam varlıkların nispeten daha küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. Bunun sonucu olarak işletmenin karlılığı, C politikasına göre, daha yüksek olurken, riski de artacaktır. B politikası ise çalışma sermayesi yönetiminde ılımlı bir durumu yansıtmakta olup, ne C gibi tutucu ne de A gibi atak bir politikadır.

 

İşletmelerin sürekli olarak öz kaynaklarla finansmanı uygun bir politika mıdır?

Güven A. Ş. finansmanda genellikle öz kaynakları kullanmaktadır. Böyle bir politika, riskli sektörde faaliyet gösterilmesi durumunda uygun bir yaklaşımdır. İstikrarın olduğu, düzenli bir büyümenin olduğu belirtilen örneğimizdeki Güven A. Ş. ‘nin borçtan kaçınması gereksiz yere karlılığını düşürmektedir. Güven A. Ş. faaliyetlerinin yürütülmesinde ve gerekli olan yeni yatırımları gerçekleştirilmesinde öz kaynaklar yanında borçlanmaya da gitmelidir. Böylece son yıllarda ortaya çıkan gerileme eğilimi, yeni yatırımlarla durdurulabilir.

Çalışma sermayesi düzeyi kadar, bunun nasıl finanse edileceği de önemlidir. Çalışma sermayesinin yönetimi; yalnızca çalışma sermayesi düzeyi ve çalışma sermayesini oluşturan her bir kalemin uygun miktarının belirlenmesi değil, aynı zamanda bunun nasıl finanse edileceğini de kapsar. Çünkü, çalışma sermayesinin finansmanı da karlılığı ve riski etkileyecektir. Çalışma sermayesinin finansmanında, sabit varlıkların finansmanında olduğu gibi kısa süreli ve uzun süreli borçlarla öz kaynaklar kullanılabilir. Uzun süreli finansman kaynaklarının maliyetinin, kısa sürelilere göre daha yüksek olması doğaldır. Kredi veren kişi ya da kurumların süre uzadıkça riskleri artacağından, daha yüksek karlılık beklentisi olacaktır. Bu da işletmelerin daha yüksek maliyetleri yüklenmelerini gerektirmektedir.

Mutlaka Okumalısın!  Ticaret Bankaları ve Gelişimi

İşletmeler açısından, kısa süreli finansman kaynaklarının maliyeti düşük olmasına karşılık, riski uzun sürelilere göre daha yüksektir. Çünkü kısa süreli fonların hem anaparası hem de faizi en fazla bir yıl içinde ödenecektir. İçsel ya da dışsal herhangi bir nedenle satışlarda yaşanacak bir düşme, işletmeyi nakit yetersizliği ile karşı karşıya bırakabilir. Bu nedenle risk durumu dikkate alınarak, çalışma sermayesinin finansmanında kısa ve uzun süreli fonlara uygun ağırlık verilmelidir. Kârlılığı arttırmak için, ağırlıklı olarak kısa süreli fonların kullanımı işletmenin riskini arttıracaktır. Buna karşılık riskten kaçınmak için finansmanda ağırlıklı olarak uzun süreli fonlara ağırlık verilmesi, işletmenin karlılığını düşürecektir. Her işletme için çalışma sermayesinin etkin yönetimi ile ilgili uygun bir reçete vermek mümkün değildir. Her işletme kendi özel koşullarını, sektörün ve ekonominin durumunu dikkate alarak, uygun bir model geliştirmelidir.