Medyadan yararlanmanın bir diğer yolu da gazete ve dergilerde çeşitli makalelerin yayınlanmasıdır. Makaleler, kimi kez medyadaki köşe yazarları ya da görevlileri tarafından, kimi kez ise kuruluşun yöneticisi ya da halkla ilişkiler uzmanları tarafından yazılabilir. Makale kimin tarafından yazılırsa yazılsın, doğru bilgi içermesi için halkla ilişkiler görevlisinin yazarlara gerekli bilgi ve dokümanları sağlaması gerekir.
Medya ilişkilerinde kullanılan diğer bir yöntem ise röportajdır. Medya mensuplarının yaptığı röportajlar kimi zaman halkla ilişkiler yöneticisi ya da kurum sözcüsü ile yapılırken, kimi zaman da kurum yöneticisi veya kurucusu ile yapılabilmektedir. Röportajda, soruların ve içeriğin medya kuruluşu tarafından belirlendiğini unutmamak gerekir. Röportaj, medyada soru-cevap seklinde yer alabileceği gibi, görüşmenin önemli noktalarının altının çizildiği düz bir metin biçiminde de yer alabilir. Aşağıda 16 Mayıs 2006 tarihinde Hürriyet gazetesinde yer alan, bir kurum yöneticisinin medya mensubuna verdiği röportaj örneği yer almaktadır.
Şirkete ‘Yaşar Dede Arslan’ dedi, 250 milyon doları buldu
Ankara merkezli ‘Yaşar Dede Arslan’ın (YDA) patronu Hüseyin Arslan, 1993′te babasının vefatıyla 22 yaşında patron oldu. Ailesinin inşaat şirketini amiral gemisi yaptı ve 13 yılda, uluslararası iş yapan 4 bin kişi çalıştıran bir şirketler grubu yarattı. TÜRK girişimcileri ‘babadan aldıkları emanetleri’ de uluslararası rekabete başarıyla taşıyor. Aslen Malatyalı olan Hüseyin Arslan, babası Yaşar Dede Arslan’ın vefatı üzerine 1993′te 22 yaşında patron koltuğuna oturdu. “Ailemiz 1954′te Ankara’ya göç etmiş. Ben de Ankara’da doğdum. ODTÜ İnşaat’ı bitirdim, babam rahmetli oldu. 1993′te işlerin başına geçtim” diyen Hüseyin Arslan, babasının gıda, tekstil, altın, döviz ve sonra da inşaat işine girdiğini belirterek, şöyle devam ediyor anlatmaya: “Babamın adını, Yaşar Dede Arslan’ı YDA olarak şirketimize isim yaptık. Şirketimizin atılımı bu adımdan sonra başladı. 5 kardeşiz, 3 kız 2 erkek. Erkek kardeşler olarak şirketimizi yönetiyoruz. Akademik kariyer yapmayı planlarken, babam rahmetli olunca şirketin başına geçtim. Elimizde bir kaç devlet işi, biraz da yap sat konut vardı. Önce onları tamamladık.”
İNŞAATI OTURTTUK YÜRÜDÜK: Hüseyin Arslan, şirketin başına geçtikten sonra kurumsallaşma adımları attıklarını ve YDA’yı kurup başka sektörlere adım attıklarını anlatıyor. Arslan, şöyle devam ediyor: “Ben rastlantılara inanmam o yüzden baştan itibaren planlı hareket ettim. 1994′teki ekonomik krizden sonra tamamen inşaata odaklandık. Planımız; YDA’yı inşaat işinde Türkiye’nin bilinen belli başlı firmalarından biri yapmaktı. Diğer sektörlere geçişimiz de planlı oldu. Medikal-sağlık sektöründe distribütörlükler aldık, enerji ve turizmde adımlar attık. Sonra madencilikte yatırım yaptık. Şu anda da ana işimiz inşaat. Dalaman Hava Limanı’nı yap-işlet-devret ile aldık. Bu konuda hem içerde hem de bölge ülkelerinde yeni ihalelere gireceğiz. ”
TURKUAZ İLE ORTAĞIZ: Hüseyin Arslan, Kazakistan’da Zeki Pilge ve İsmail Kavuncu’nun kurduğu Turkuaz ile ortak inşaat şirketi bulunduğunu, Dalaman’ı da bu ortaklıkla aldıklarını belirterek şöyle konuşuyor: “Kazakistan’da iki şirketimiz var birisi yatırım şirketi; gayrimenkul yatırım ortaklığı gibi. Biri de müteahhitlik firması. Bugün itibariyle devam eden 4 yatırımımız var ve ortalama 150 milyon dolarlık büyüklüğe sahip. Kazakistan’da 250 milyon dolarlık bir iş daha aldık. Dalaman en önemli projemiz. Mayıs sonunda açılacak. Turkuaz ile ortak şirketimiz ATM yapıyor bu projeyi. ATM’nin yüzde 20′si Turkuaz’ın, yüzde 80′i YDA’nın. İnşaat firmasıyız ama işletmeciliğe de adım atmış oluyoruz. Bu sektörün çok bakir olduğunu gördük. Biz de TAV gibi olmak istiyoruz. Şu anda projelerimizde 4 bin civarında istihdam var. Geçen yıl 250 milyon dolara yakın ciro yaptık. “…
Medya ile kurulan ilişki yöntemlerinden birisi de “özel haber” olarak adlandırılan, habere yönelik ilişkilerdir. Bir medya görevlisi, araştırdığı konu ile ilgili bir bilgi, doküman ya da o kurumun yöneticisinden açıklama isteyebilir. Gazeteciler özel haber oluştururken, diğer gazetecilerin bundan haberdar olmalarını istemezler. Bu nedenle, halkla ilişkiler görevlileri de bu gizliliğe uymalıdırlar.
Medya görevlilerine bazen yazılmamak koşuluyla bazı bilgiler verilebilir. Yazılmama koşulu, zamanlaması uygun olmadığı için o bilgilerin o an kamuoyuna yansımasının istenmediği, durumlarda ortaya çıkar. Batı dünyasında “off the record” olarak tanımlanan bu durumun gerçekleşebilmesi için medya görevlisi ile bu bilgiyi verecek kişinin birbirlerini çok iyi tanımaları gerekir.
Halkla ilişkiler görevlilerinin radyo ve televizyondan en iyi şekilde yararlanmaları için dikkat edilmesi gereken noktaları şu şekilde belirtebiliriz:
– Haberin oluşturulması için gerekli tüm bilgi ve belgelerin bir dosya halinde radyo-televizyon habercilerine ve programcılarına zamanında ulaştırılmalıdır.
– Söz konusu dosyada bulunan bilgilerin, doğru ve kolay anlaşılır biçimde düzenlenmiş olmasına özen gösterilmelidir. Kurum reklamı gibi algılanacak bilgilerden kaçınılmalıdır.
– Radyo-televizyon görevlilerinin kuruluşların en üst yöneticileriyle kolayca ilişki kurabilmeleri sağlanmalıdır.
– Radyo-televizyon görevlilerinin bilgiye hızla ulaşabilmeleri, ellerindeki malzemeyi izleyicilerine kolayca ulaştırabilmeleri için gerekli önlemler alınmalıdır. Yayıncıya kolaylık sağlamak halkla ilişkiler sorumlusunun temel görevidir.
– Radyo-televizyon yayınlarında, konularına hakim, medya karşısında nasıl konuşulacağını bilen, giyim ve görünümüyle kuruluşun konumuna uygun bir imaj oluşturacak kişilerin bulunmasına özellikle dikkat edilmelidir.
Bu çalışmaları tam olarak yapmak, halkla ilişkiler görevlisinin en etkili kitle iletişim aracı olan radyo ve televizyondan, en etkin şekilde yararlanmasına yardımcı olacaktır.
Perakende Okulum Mağazacılığı Uzmanından Öğrenin