Yeni Yazı >>
Home / Genel / İşletme Stratejisinin Sınırları

İşletme Stratejisinin Sınırları

İşletme stratejisinin sınırlarını; “töresel ve yasal sınırlamalar”, “uygulamadan gelen sınırlamalar”, “karşı stratejiler ve “sosyal ve politik sınırlamalar” şeklinde dört ayrı kısımda incelememiz mümkündür. Şimdi bu sınırlamaları ayrı ayrı ele alarak inceleyelim.

Töresel ve Yasal Sınırlamalar

İlk bakışta strateji, her türlü hile ve sahtekârlıklara başvurarak çevrede yakışık almayan bir üstünlük kurma faaliyeti ya da oyunu gibi görünür. “Törelere aykırı davranışlar ya da kötü niyet, insan ruhunun derinliklerinde yatar ve insan mevcudiyetinin bir amacı olarak faaliyet görür” deyimini, işletme yönetimiyle ilgili stratejik sorunlarda da mümkündür. Bu yüzden stratejik faaliyetin geçerlilik kazanması ve toplum tarafından kabullenilmesiiçin kötü niyete ve töre dışı davranışlara gem vuran yasal ve töresel sınırlar içinde sürdürülmesi gerekmektedir.

İnsanlar toplumun inanç, değer ve törelerine uygun olarak yetişir ve neyi yapmaları neyi yapmamaları gerektiğini öğrenirler. Onlara aşılanan değerlerden biri insanların oyunun kurallarına uymaları gerektiğidir. Sosyal hayatta yazılı hale getirilmiş yasalar toplumun inanç, değer ve törelerine saygılı olmayı gerekli kılan kurallardır.

Uygulamadan Gelen Sınırlamalar

Uygulamadan gelen sınırlamaların ilki, yöneticinin içinde çalıştığı organizasyondan gelen ve daha önceki yıllarda alışılmış davranışlar, gelenek adet ve önyargılardır. Yönetici stratejiyi tayin ederken alışılagelmiş iç örgütsel değerleri dikkate almak zorundadır. Çünkü alışılmış değerleri ve hareket tarzlarını kolayca terk etmek mümkün değildir.

Stratejinin meydana getirilmesinde ve uygulanmasında önemli bir pratik sınırlama “yönetici kapasitesi”dir. Bu sınır stratejiyi meydana getiren ya da uygulayan yöneticilerin zekâsı, bilgileri, yetenekleri, cesareti, özel yargıları (kişisel değerleri) ve hatta ihtiyaç skalasıyla ilgilidir. Başka bir pratik sınırlama da, iyi strateji saptamak için işletmenin gerekli finansal kaynaklara sahip olmamasından ileri gelir. Gerekli finansal kaynakların eksikliğine örnek olmak üzere, işletmenin elinde kurmay araştırman ya da uzman kiralamak için bütçe ödeneklerinin yetersiz olması durumunu gösterebiliriz. Birçok işletmelerde plânlama örgütlerinin yokluğu haklı olarak yetersiz finansal kaynaklara bağlanmaktadır.

Mutlaka Okumalısın!  Kişisel Satışı Etkileyen Çevresel Faktörler

Özellikle stratejik plânlamada, önemli pratik sınırlamalardan birisi zaman faktörü olmaktadır. Çünkü; zaman uzadıkça, öngörülerin gerçekleşme olasılıkları süratle azalmaktadır. Öngörü süresi uzadıkça beklenmeyen ya da önceden ortaya çıkacağı tahmin edilemeyen olayların hesapları bozma olasılıkları artacağından, zamanla öngörülerin doğruluğu ya da tutarlılığı arasında ters bir ilişki oluşacaktır. Özellikle stratejik plânlamada zaman süresi en azından beş yıllık veya daha fazla bir süreyi içereceğinden öngörülerin doğruluğu artan zaman süresiyle ters orantılı bir biçimde süratle azalacaktır. Bu yüzden, stratejinin tayininde optimum bir süre saptamalıdır. Buysa faaliyet konusuna, endüstrinin durumuna, sosyal, siyasal, teknolojik koşullara ve bunlardaki değişme ve gelişmelerin hızına bağlı olacaktır.

Şekilde öngörülerin doğruluğu üzerinde zamanın etkisi görülmektedir. Strateji tayinini zaman yönünden sınırlayan unsurları üç kısma ayırarak inceleyebiliriz. Bunlardan bazıları “işletmenin kontrolü” ile zaman içinde büyük olasılık derecelerini korurlar, bazıları yapılan faaliyetler gereği zaman içinde az değişkendirler ve işletmenin kontrolüne dahi gerek göstermezler. Üçüncülerse işletmenin tamamen kontrolü dışında kalan dış ve en çok değişken olan koşullardır. Stratejik öngörülerde bulunmadan önce zaman içinde değişen unsurlar arasında böyle bir analiz yapmak, işletme yöneticisi için oldukça yararlı olacaktır.

Karşı Stratejiler

Bir savaşta atakları önleyen karşı bir düşman gücü mevcutsa, işletmelerin serbestçe faaliyette bulunmalarını engelleyen, karşı stratejik güçler de mevcuttur. Bu güçler işletmenin stratejik seçimlerini ve hareketlerini frenleyen unsurlar olarak hesaba katılmadıkları sürece öngörülerin gerçekleşmesi olanaksızdır. İşletme ekonomik ortamda girişeceği her faaliyet için bir karşı faaliyetle (tepkiyle) karşılaşacağını bilmelidir.

Bu konuyu somut bir örnekle açıklayalım. Örneğin; ihtiraslı ve dinamik bir personel yöneticisi işletmede çalışanlar üzerinde, iş verme ve çalıştırma koşullarını konu alan, bir tutum ve görüş araştırması yapmak istemektedir. Fakat işletmedeki sendika lideri, yönetimin çalışanlar üzerinde başka istekleri olduğu kanısını taşımakta ve işçiler yönünden araştırmanın, yönetimden memnunluk duyulduğu görüşünü vereceğinden korkmaktadır. Bu yüzden yapılacak olan bu araştırmaya şiddetle karşıdır. Bu durum karşısında personel yöneticisi plânladığı ve uygulamak istediği araştırmalardan vaz mı geçecek? Bu proje üzerinde sendikayı kazanmaya mı çalışacak? Projesinde değişiklikler mi yapacak? Sendikanın karşı stratejisini ortadan kaldırmaya ve projesini devam ettirmeye mi çalışacak? Ya da görevinden ayrılacak mıdır? Seçtiği hangi alternatif olursa olsun personel yöneticisi her şeyden önce sendika hareketlerini önceden görebilmeli ve eğer sonradan ortaya olumsuz bir durum çıkarsa bunun sorumluluğunu hiç olmazsa kısmen üzerine almalıdır.

Mutlaka Okumalısın!  Girişimciliğin Tanımı

Genellikle diyebiliriz ki, stratejik bir hareket karşı bir stratejik hareketi uyarır ya da meydana getirir. Bu takdirde ilk yapılan hareket değiştirilerek karşı stratejiye uyulur ya da geleceğin her türlü sonuçları göze alınarak, faaliyete ısrarla devam edilir. Şu halde, karşı hareketin gücü ölçüsünde stratejik faaliyet frenlenmektedir.

Sosyal ve Psikolojik Sınırlamalar

Öngörülen bir stratejinin uygulamalarda başarılı olabilmesi için, mümkün olduğu ölçüde, onu uygulayacak olan kişilerin rızalarının alınması gerekir. Yani demokratik olan ve grup tarafından benimsenen stratejilerin uygulamada başarı kazanma olasılıkları artmaktadır.

Genellikle plânlanan alan genişledikçe, büyük bir personel grubunun kararlarına, düşünce ve davranışlarına göre hareket etme serbestliği azalmakta ve orijinallikten çok uyum (itaat) beklenmektedir. Strateji tayininde uygulama alanı işletmenin tümüyle ilgili olduğundan daha çok orijinallik beklenmekte ve uygulayıcıların tümünün görüşlerine başvurulmaktadır. Bu yüzden, sosyal ve psikolojik etkiler meydana getiren bu faktörleri hesaba katmalı, olanaklı olduğu kadar grup kararlarına ya da hiç olmazsa grup liderlerinin erdemlerine dayanmayı unutmamalıdır.