Üretimin gerçekleşmesini sağlayan faktörlerden emeği; sermaye, doğal kaynaklar, teknoloji gibi diğer üretim faktörlerinden ayrı tutmak gerekir. Emek; diğer faktörleri bir araya getiren, düzenleyen,işleten ve geliştiren bir faktördür. İşletmeler, diğer üretim faktörlerinin mülkiyetini satın alırlar. Oysa, emek satın alınamaz, sadece kiralanır. Üstelik, emek, yani insan, sosyal bir varlıktır. Çevresiyle etkileşim içerisindedir. Üzülür, sevinir, hastalanır, ürer, üretir, kısacası yaşar. Yaşamındaki bu dalgalanmalar verimliliğine yansır. Onu çalıştırmak ayrı bir uzmanlık gerektirir.
Bir üretim işletmesinin torna atölyesindeki bir torna tezgâhını örnek alalım. Bu tezgâhı kullanan işgören, makinenin temizliğini ve bakımını düzenli yaptığı sürece herhangi bir sorun çıkmayacaktır. Makine, mesai bitip şartel indirilene kadar çevreden etkilenmeden sürekli aynı tempoda çalışmasını sürdürecektir. Oysa bu tezgâhı kullanan işgören öyle midir? Bu kişinin iş yaşamı dışında da bir yaşamı vardır. Eşinden, çocuklarından, çevresinden, ekonomik koşullardan etkilenecek, bazen üzülecek bazen da sevinecektir. Bu kişi, sabah işyerine gelip iş elbisesini giyerken tüm dertlerini, duygu ve düşüncelerini elbise dolabına asıp tezgâhının başına geçemez. Bu olanaksızdır. İçinde bulunduğu durum, üretimine yansıyacaktır.
Günümüz işletmelerinde rekabette üstün duruma geçmenin yolu, insan kaynağına gereken önemi vermekten geçer. Bunun için de emeğe yönelik tüm kararlarda hata payını en aza indirmek gerekir. Birbirinden farklı yapıda olan ve farklı görevlerde çalışan onca insanı etkin ve verimli bir biçimde çalıştırmak, işletmenin yaşamını garanti altına almak demektir. Bu zor görev nasıl başarılacaktır? İşgöreni daha iyi çalıştırabilmek ve onların yaptıkları işten zevk almalarını sağlamak için nasıl bir yol ve yöntem izlemek gerekir? Bu ve buna benzer sorular İKY’nin uğraş alanına girer.
“İşletme yönetimi yüksek lisans programına devam ediyordum. Hocamız ara sınav sorularını dağıttı. Ben sınıfın en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve o soruya takıldım kaldım. Son soru şöyleydi: Her gün koridorları ve sınıfları temizleyen görevlinin adı nedir? Bu herhalde bir çeşit şaka olmalıydı. Görevli yerleri silerken hemen hergün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı biriydi. 50′sinde falan olmalıydı. Ama adını nasıl bilebilirdim ki! Son soruyu yanıtsız bırakıp kağıdımı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci arkadaşım, son sorunun test sonuçlarına dahil olup olmadığını sordu. “Tabii dahil” dedi hocamız. “İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hak eden insanlar. Onlara sadece gülümsemeniz ve “merhaba” demeniz gerekse bile. . !” Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. O görevlinin adı Emine idi. ”
Hiç kuşkusuz bu zorlu görevin başarılması, işletmelerde sadece insan kaynakları bölümlerinin uğraşı olmayacaktır. İleride değinileceği, gibi tüm birim yöneticileri, aynı zamanda bir insan kaynakları yöneticisi gibi olaylara bakmak durumundadır.
Perakende Okulum Mağazacılığı Uzmanından Öğrenin