Yeni Yazı >>
Home / Genel / Ekolojik İnceleme ve Hipotezler

Ekolojik İnceleme ve Hipotezler

Ekoloji, canlılarla doğa (tabiat) arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Doğanın canlılar ve özellikle insanlar tarafından durmaksızın anarşik bir biçimde işletilmesi, doğayla yaşam arasında eskiden beri devam eden dengenin süratle bozulmasına neden olmaktadır.

İnsan varoluşundan sanayileşmenin başlangıcına kadar, doğanın kendisine sunmuş olduğu nimetleri pervasızca kullanmış, ancak doğayla yaşam arasındaki dengeyi bozmaya gücü yetmemiştir. Sanayi devrimleri ve bu devrimlerin yoğunlaştığı günümüzde, insanlığın yararlandığı teknik araç ve gereçlerin ölçüsüzce artışları adı geçen dengenin bozulmasına yol açmıştır. Teknik araç ve gereçlerin kullanıldığı fabrikaların büyük bir hızla artışı, canlıların yaşamını doğrudan doğruya etkileyen atmosferin ve suyun içeriğini bozmakta, oksijen dengesini sağlayan doğal bitki örtüsünü ortadan kaldırmaktadır. Yıllar önce, yakın gelecekte tehlike çanlarının çalacağını ifade eden birçok düşünür ve bilginin uyarılarına, çağdaş dünyamızın devlet, hükümet ve işletme yöneticileri sessiz kalmışlardır. Ancak, geçtiğimiz birkaç yıldan beri, adı geçen kuruluşlar ve uluslararası kurumlar, çok yakın bulunan tehlikenin baskısı altında, sorunun anlam ve önemini kavrayarak telaş ve korkuya kapılmışlardır. Başta ABD, İsveç ve İngiltere olmak üzere birçok hükümet çevre kirlenmesi sorununa karşı alınacak önlemleri millî çıkarlarının başında addederek gerekli çalışmalara girişmişlerdir. Böylece, çevre kirlenmesi sorunu, gelişmiş ülkelerin ekonomik, sosyal ve siyasal amaç ve yöntemlerini yeniden gözden geçirme zorunluluğunu doğurmuştur.

Eğer bu uğurda alınacak önlemler yetersiz kalırsa biyolojik yaşam bir kaç nesilden sonra mümkün olamayacaktır. Yeterli önlemleri alabilmek için uluslar ekonomik yarışmalarından önemli ödünler (tavizler) vermek durumunda kalacaklardır. Bu nedenle ekonomik, politik, teknik ve sosyal bileşimin günümüzdeki seyri, tahminlerin aksine önemli ölçüde değişecektir.

Ekolojik Dengenin Bozulması ve İşletmenin Stratejik Yönetimi

Buraya kadar açıklamaya çalıştığımız doğayı bozucu değişimler, yeryüzünde tüm canlı yaşamını tehdit eder duruma erişmiştir. Özellikle ileri sanayi ülkelerinde soruna hukuksal bakımdan çareler aranması gerektiği bilincine ulaşılmıştır. Bu konuda, gerek hükümetlerce ve gerekse de yerel yönetim (mahalli idare) birimlerince gerekli önlemlerin hızla alındığını görmekteyiz. Faaliyetleri açısından doğal çevreyi bozan ve yaşam koşullarını güçleştiren işletmeler, hukuksal yönden ağır yaptırımlara (müeyyide) karşılaşmaktadırlar. Çevreyi koruma ve ekonomik faaliyetlerini bu açıdan düzenleme yoluna gitme, işadamlarının ve yöneticilerin hukuksal yaptırım olmasa bile sosyal sorumlulukları içerisine girmektedir.

Mutlaka Okumalısın!  Perakende ve Mağazacılıkta Tedarik Zinciri Yönetiminin Önemi

Gerek yurdumuz ve gerekse de dış ülkelerdeki işletmelerin uzun süreli plânlama faaliyetlerinde sorunu stratejik faaliyeti sınırlandıran önemli bir faktör olarak dikkate almalarında büyük yarar vardır. Uzun vadeli ve stratejik plânlamanın önemli bir kısmını oluşturan finansal kaynak bulma ve elde edilen kaynakların yatırım yerlerine dağıtımı, sorunun işletme yönetimince çözülmesine yardımcı olabilir. Şöyle ki çevreyi bozucu mevcut faaliyetlerin zararlarını azaltıcı ya da tamamen önleyici önlemler için gerekli fon tahsisleri öngörülebilir. Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yeni teknik buluşları çevreyi bozucu faaliyetlere son verecek biçimde yönlendirilebilir. Yeni girişilecek yatırımlar için alternatif yatırım alanları çevreye hiç zarar vermeyecek ya da en az zararlı olabileceklerin tercihi yönünden değerlendirilebilir.