Neyin doğru, neyin yanlış olarak değerlendirileceği, temel alınan ahlak yaklaşımına göre değişebilir. Bu konudaki temel yaklaşımlar: Teleolojik Yaklaşım, Deontolojik Yaklaşım ve Relativizm başlıkları altında incelenir.
Teleolojik Yaklaşım
Teleolojik yaklaşım, bir davranışın ahlakiliğine, doğru-yanlış olup olmadığına, o davranışın sonuçlarına bakarak karar verilmesi gerektiğini ileri sürer. Yapılan davranışın sonucu iyi ise, davranışın arkasındaki niyet ve güdülere bakmaya gerek yoktur, davranış ahlakidir. Teleolojik yaklaşımı besleyen iki ana görüş, Yararcılık ve Egoizm (Bencillik)’dir.
Yararcılık yaklaşımında, bir davranış en fazla kişiye, en fazla yararı sağlıyorsa, ahlakidir ve tercih edilir. Ancak ‘yarar’ ın kişiden kişiye değişebilir oluşuyla, davranışın ne kadar bir kitleye yarar sağladığı, ne kadar bir kitleye zarar verdiği tam olarak tespit edilemeyebilir. Ton balığı yararlıdır, ancak avlanması sırasında yunuslar da öldürülebilir. İlaçlar yararlıdır, ancak geliştirilirken hayvanlar ve insanlar denek olarak kullanılabilir. Kısaca, yararcı yaklaşım, eylemin gerçekleştirilmesinde kullanılan araç ve yöntemleri ya da güdüleri dikkate almadan, eylemin sonucuna göre ahlaki olup olmadığına karar verir. Egoizmde ise, bir birey, bir davranışın ahlaki olup olmadığına, o davranışın kendine – diğer seçeneklere göre- en büyük yararı sağlamasına göre karar verir.
Deontolojik Yaklaşım
Bu yaklaşım, davranışın ahlakiliğini, sonuçlarına göre değil, davranışın arkasındaki güdülerle, yöntemlerle değerlendirir. Alınan bir karar ya da yapılan bir davranış, kişinin hak ve özgürlüklerini zedeliyorsa, diğerleri için daha fazla yarar sağlasa bile ahlaki açıdan doğru değildir.
Relativist Yaklaşım
Ahlaki davranış, bireylerin deneyimleri, çevredekilerin eylem sisteminden hareketle tanımlanır, değerlendirilir. Çevredekilerin eylem ya da kararları ahlaki bulup bulmaması, bireyin de değerlendirmelerini bu bağlamda biçimlendirir. Bu nedenle duruma, koşullara, çevreye göre değerlerin değişebileceği varsayılır.
Bu yaklaşımlara ek olarak, ‘altın ilke’den de söz edilebilir. Aslında bu hiç yabancısı olmadığımız, daha çocukken öğrendiğimiz bir ilkedir. “Sana yapılmasını istemediğin şeyleri sen de başkalarına yapma” ya da “sana nasıl davranılmasını istiyorsan sen de başkalarına öyle davran” öğütleri bu ilkenin özünü oluşturur.