Yeni Yazı >>
Home / + 1. Mağaza merkez Yönetimi / Stratejinin Tanımı ve Benzer Kavramlarla İlişkisi

Stratejinin Tanımı ve Benzer Kavramlarla İlişkisi

Literatürde, stratejinin kelime kökeni bakımından iki kaynağı dayandığı ifade edilmektedir. Bunlardan biri; Latince yol, çizgi ya da yatak anlamına gelen stratum kavramı, ikincisiyse, eski Yunanlı General Strategos’un adıyla ilgilidir. Bu generalin sanatını ve bilgisini belirtmek için kullanılmıştır. Türkçe’de strateji, sürme, gönderme, götürme ve gütme anlamlarında kullanılmaktadır. Strateji bilimsel bir disiplin olarak gelişmesini askeri alanda taşıdığı öneme borçludur. Savunma ve hücum yönünden askeri amaçları etkin ve verimli bir biçimde gerçekleştirebilme tarih boyunca orduların stratejik gücünün göstergesi olmuştur.

Son yıllarda işletmecilik literatüründe ve özellikle yönetim ve karar teorilerinde strateji kavramı, oldukça önemli bir yere sahip olmaya başlamıştır. Aşağıdaki açıklamalarımızda bu kavramı çeşitli yönlerden incelemeye ve sonunda işletme yönetimi açısından taşıdığı önemi ayrıntılı bir biçimde belirtmeye çalışacağız.

Ekonomik ve Yönetsel Bir Kavram Olarak Strateji

Strateji iş dünyası sözlüğünde 20. yüzyılın ilk yarısına doğru yer almaya başlamıştır. Bu tarihe kadar bazı eserlerde strateji deyimine rastlanmışsa da asıl ekonomik anlamıyla ilk defa açık şekilde izahı, iki iktisatçı ve aynı zamanda matematikçi olan Neumann ve Morgenstern tarafından yapılmıştır. Düşünürler burada stratejiyi kişi ekonomisi açısından ele almakta, kişisel faydasını maksimum kılmaya çalışan iki oyuncunun rasyonel davranışlarını biçimsel ve sistematik bir şekilde açıklamaktadırlar.

Burada strateji; mikro ekonomi açısından ele alınarak, faydalarını maksimuma çıkarmak isteyen iki oyuncunun rakiplerinin davranışlarını, olasılık hesaplarına dayanarak matematiksel açıdan değerleyip, bir seri kararlar almaları anlamında kullanılmıştır. Oyun tam belirlilik koşulları altında oynanmaktadır. Yani her oyuncu rakibinin mümkün olan bütün davranışlarının kendi fayda fonksiyonu üzerindeki etkilerini bilerek kendisini ona göre hazırlayabilmektedir. Ekonomik ve sosyal olaylarda bu varsayım geçerli olmadığından sarf edilen birçok çabalara rağmen oyun teorisi doğrudan ve uygulamalar ve özellikle ekonomik programlamalar üzerindeki dolaylı etkileri küçümsenmeyecek ölçüdedir.

Günümüzde strateji seçimi, işletmenin çevresiyle olan karşılıklı ilişkilerinin, çevreye karşı gösterdiği tepkilerinin, iç organizasyonunun ve personelinin davranışlarıyla ilgili değişkenlerin etkisi dikkate alınarak yapılmaktadır. Bu çok değişkenli ortamda değişkenlerin hepsini kontrol altında tutabilmek ve her birinin davranışlarını, olasılıklarını sezerek programlamaya gitmek ya da birtakım varsayımlardan hareket ederek niceliksel kesin bir programlama yapmak imkansız olmaktadır. Niceliksel araçlarla optimal seçiş hesapları, ancak sınırlı değişkenli durumlarda, strateji seçimine yardımcı bir araç olarak kullanılabilir. Böylece stratejinin, tıpkı askerlikte olduğu gibi, amaçlara ulaşmak için eldeki kaynakları en iyi şekilde kullanarak uzun dönemli, açık, genel bir işletme plânı yapmak olduğu meydana çıkmaktadır.

Bu anlamda strateji diyalektik bir özelliğe sahiptir. Diğer bir deyimle, önceden, saptanmış amaçlarla, onlara erişmeye yardımcı olacak araçların karşılıklı etki ve tepkilerini içermektedir. Araçlar amaçlara hizmet etmekle beraber, onların tayin edilmesine de yardımcı olmaktadırlar. Araçlar yanında stratejinin işletme projelerine ya da amaçlarına zıt gelen düşmanca bir çevreye de karşı çıkmak zorunda olduğunu ifade edebiliriz.

Bu yönleriyle strateji işletmeyi sıkan güçlük ve karışıklıkları ortadan kaldırarak, ona faaliyet serbestisi sağlayan, ve amaçlarının seçimine sıkıca bağlı olan düşünsel bir değer sistemidir (Şekil 1. 1). Bazı düşünürler stratejiyi “bir işletmenin uzun dönemli temel amaçlarının saptanması ve bu amaçlara ulaşabilmek için gerekli kaynakların tahsis edilerek onların kullanımında kabul edilen yollar” olarak tanımlayarak, amaçların belirlenmesini de stratejinin içine dahil etmektedirler

Buraya kadar olan açıklamalarımızı özetlersek; rekabete dayanan ekonomik bir ortamda strateji, her şeyden önce, yeniliği, ilerlemeyi ve işletmenin devamlı olarak çevreye uyumunu ya da çevreyle karşılıklı etkileşim içinde olmasını sağlayarak meydana gelen değişiklikleri kontrol altına alan yönetsel bir araçtır. Stratejik faaliyet için belirli miktarda kaynakların el altında bulundurulması çevredeki değişiklikler karşısında bu kaynaklara bakılarak kararlar verilmesi gerekir. Alınan bu kararlar ve seçimler işletmenin bilgi ve iradeye dayanan dinamik ve ilerici bir yönetim içinde çalışmasını sağlayacak, geleceğin uzun vadeli değişimlerini öngörerek sistematik bir şekilde düzenlenmesini temin edecektir. Böylece işletme hayatında kadere ya da şansa bırakılan hususlar azaltılmış ya da kontrol altına alınmış olacaktır.

Yönetsel Stratejinin Özellikleri

Yönetsel stratejinin genel özelliklerini kısaca aşağıdaki biçimde sıralayabiliriz:

Strateji, bir analiz etme sanatıdır. Bu sanat bir düşünme yöntemi ve açık bir sistemde faktörler arası mantık ilkeleri ve ilişkileri üzerine kurulmuş, karar verme ve kararlar içindeki engellerin kaldırılmasıyla ilgilidir.

Strateji amaçlara bağlı bir unsurdur. Bir işletmenin stratejisi o işletmenin genel amaçlarına hizmet eder ve güçlerin bu amaçlar etrafında toplanmasını sağlar.

Strateji işletmenin çevresiyle karşılıklı ilişkilerini düzenler. Ekonomik, teknolojik, politik ve sosyal bakımdan çevresel değişimlerin kavranmasına, işletme üzerindeki olumsuz etkilerin giderilmesine ve olumlu etkilerin de zamanında farkına varılarak onlardan yararlanma fırsatına olanak verir.

Strateji devamlı olarak tekrarlanan işlerin aksine uzak geleceğe bağlı bir düzeni ilgilendirir. Stratejik seçimler, işletmenin uzun sürede izleyeceği politikalarla ilgili olduğu için monoton karar ve işlerden kesinlikle ayrılır.

Strateji işletmenin bütün finansal ve beşeri kaynaklarını uyuşum içinde yöneten ve faaliyete geçiren bir unsurdur. Böylece strateji işletmenin günlük hayatı içinde cereyan eden olayların ve alınan kararların yön vericisi ya da pusulası da olmaktadır. Yönetmek anlaşmazlıkları ortadan kaldırmaktır. Doğaldır ki, strateji yönetimin gerekliliğini ortadan kaldırmamakta, aksine oyunun kurallarını belirlemekte, belirsizliği azaltmakta ve izlenecek yolları ve kaideleri açıklığa kavuşturmaktadır.

Strateji karmaşık ve dinamik bir çevrede işletmenin faaliyet sahalarını belirler. İşletmenin mevcut kaynaklarından nasıl yararlanılacağını ve uzun süre içindeki dağılımının kesin dökümünü ve takvimini içerir. Bu dağılım, bir pazarda, bir sanayi kolunda ya da bir ekonomik faaliyette rakip güçleri ortadan kaldırmak için olasılığa dayanan olayları lehte esaslar üzerine kurmak için ayrıntılandırılmış bir öngörüdür.

Mutlaka Okumalısın!  CRM’in Yapısını Açıklayan Yaklaşımlar

Strateji karmaşık ve dinamik bir organizasyonda beşeri unsuru (çalışanları) cesaretlendirme ve harekete geçirme aracıdır. Şu hale göre strateji güdüleyici bir faktördür. Kişiler belirsizlik ortamında daha karamsar bir şekilde hareket ederler. Halbuki onlara gelecek hakkında belirsizliği giderici (ya da azaltıcı) bilgiler sunuldukça ve gidilecek amaçları da kesin bir şekilde belirledikçe, çalışma hırsları ve cesaretleri de artacaktır. Böylece çalışanlar ve özellikle yöneticiler taktik faaliyetlerinin taslağını kolayca yapabilecekler ve kişisel faaliyetlerinin genel amaçlara uygunluğunu kolayca belirlemiş olacaklardır.

Stratejinin Benzer Kavramlarla İlişkisi

Stratejinin etraflıca bir tanımını yaptıktan belli başlı özelliklerini ve önemini açıkladıktan sonra, onunla sık sık anlam karışıklığı yapan birtakım kavramlardan ayrıldığı yönleriyle benzer taraflarını belirtmeyi yararlı buluyoruz. Bu kavramlardan belli başlıcaları yönetim literatüründe sık sık kullanılan amaç, hedef, vizyon, misyon, politika, program, yöntem ve plândır.

Amaç – Hedef ve Strateji

Amaç, bir işletmenin gelecekte ulaşmayı düşündüğü durumu ifade eder. Amaç belirleme, stratejik yönetim sürecinin başlangıcından önce gelen bir aşamadır. Amaçlar, işletme kaynaklarını gelecekte erişilen durumu gerçekleştirmek üzere düzenlenmesine, yani strateji oluşumuna temel teşkil eder, strateji ve misyon amaçlarının gerçekleştirilmesinde bir araç konumundadırlar.

Amaçlar, işletmenin erişmeye çalıştığı uzun dönemli genel sonuçlar olarak tanımlanabilir. Hedeflerse amaçlara erişmek için gerekli olan kısa dönemli aşama durumlarını oluşturur. Hedeflerin bir diğer özelliğiyse daha açık ve ölçülebilir olmalarıdır.

İşletmenin, sosyal bir kuruluş olarak temel varlık nedeni, amaçlara ulaşmak için bir araç olduğudur. İşletmenin de bu amaçlara göre kendi durumunu belirlemesi gerekir, yani amaçlar ortadan kalkarsa bu amaçların gerçekleşmesinde araç rolü oynayan işletme de strateji de misyon da kalkar. Çevre zaman içinde nitelik ve nicelik bakımından değişikliğe uğrarsa işletme de kendisini yenilemeli ve amaçlarını misyon ve stratejilerini değiştirmek suretiyle buna ayak uydurmalıdır.

Amaçlar ikiye ayrılmaktadır. Kısa dönemli olanlar genellikle 1-2 yıllık, uzun dönemli amaçlarsa 3-5 yıllık dönemlerde maksatlarına ulaşmayı denerler. Bunlar arasında iki önemli fark vardır. Birincisi (şüphesiz olarak) yapılan süreçten gelen zaman farkı, ikincisiyse kısa dönemliler, daha ayrıntılı olarak neyin, nasıl, ne sürede, kim tarafından yapılacağını gösteren program ve bütçeyle ilgilidir. Hangilerinin kısa dönemli, hangilerinin uzun dönemli olacağını işletmenin stratejistleri kararlaştırır.

Bir işletme ve örgütün çalışanları da ayrı ayrı amaçlara sahiptirler. İşletme sistemi içinde herkesin ayrı ayrı kendi amacını gerçekleştirmesi söz konusu olmaz. Kişisel amaçlarını gerçekleştirebilmesi için örgütü oluşturan tüm üyelerin mutabık kalacağı ortak örgütsel amaçların geliştirmesi gerekir. Bu açıklamalar ışığında işletmeyi çeşitli grup ya da kişilerin amaçlarının bir koalisyonu olarak görebiliriz. Koalisyon özelliğinin yanı sıra amaçlar politikaların saptanmasında, kaynaklar seçiminde, programların hazırlanmasında işletmenin yöneticilerine yol gösterici niteliklere ve fonksiyonlara da sahiptirler. İşletme, birbirleriyle çelişen amaçların değerlendirildiği genel amaçlar sistemi olarak algılanabilir.

İşletmelerde tepe yönetimi tarafından belirlenmiş amaçların herkes tarafından benimsenebilmesi ve başarıyla gerçekleştirilebilmesi için, belirli ölçütlere göre dengeler gözetilerek oluşturulması önemlidir.

Yol gösterici ve gerçekçi amaçların oluşturulması için gereken başka ilkeler şunlardır:

– Amaçlar açık ve seçik olmalıdır. 
Açık seçik amaçlar tam olarak neyin, kim tarafından, ne kadar sürede yapılması gerektiğini ortaya koyar. Yöneticiler arasında yanlış yorumları ve karışıklığı önler ve bütün örgüt üyelerinin onlardan ne beklediğini bilip öğrenmelerine yardım eder. Uzun vadeli ve üst hiyerarşik düzeyler için belirlenen amaçlar daha genel ifadeler olacaktır. Aşağı düzeylerde amaçlar daha açık seçik, özgün ve somut olurlar.

– Amaçlar gerçekçi ve çekici düzeyde olmalıdır. 
Amaçlar yeterli derecede gerçekçi ve cazip olmalı ve çalışanları güdülemelidir. Amaçlar gerçekçi değilse personel hayal kırıklığına uğrayıp bunları önemsemeyebilir. Amaçlar çalışanlar için kolay erişilebilecek cinsten olmamalı, heyecan yaratmalıdır.

– Amaçlar esnek olmalıdır. 
Amaçlar çevresel değişmelerle gerçekçiliğini ve güncelliğini yitirebilir. Çevrede beklenmeyen değişikliklere, özellikle tehlike ve fırsatların ortaya çıkardığı sorunlara uymak amacıyla amaçların gözden geçirilmesi ve gerekli değişikliklerin yapılması sağlanmalıdır. Bu takdirde amaçlara ulaşmada araç olan stratejilerde de gerekli değişiklikler yapılacaktır.

– Amaçlar ölçülebilir olmalıdır. 
Amaçlar somut ve sayılarla ifade edilebilir olmalıdır. Sayılarla ifade edilebilmenin en önemli yararı ne iş istendiğinin net olarak anlaşılmasıdır. Bununla kişiler kendilerinden beklenen hususları somut biçimde öğrenirler.

– Kısa ve uzun dönemde erişilecek amaçları birbirinden ayırmalıdır.
Uzun dönemli amaçlar örgütün misyonunu ve 3-5 yılda ulaşılmak istenen durumları açıklar. Orta ve kısa dönemli amaçlarsa 3 yıldan daha az yıllık, aylık, haftalık erişilebilecek hedeflerle ilgilidirler ve hedefler amaçların gerçekleşmesine uzun dönemde yardımcı olurlar.

– Amaçlar uygulayıcılar tarafından benimsenmelidir.
Amaçlar, personele iyice açıklanmalı ve onlar tarafından kabul edilmesine çaba sarf edilmelidir. Bu nedenle, amaçlar personele açıklanmalı, tereddütler giderilmeli, onların cesaret ve arzuları arttırılmalıdır.

– Amaçlar çalışanları motive edici olmalıdır.
Personel, amaçlara erişildiği takdirde kendilerine sunulacak maddi ve manevi teşvik araçlarının neler olacağını bilirse, çaba ve enerjileri daha da artırılabilir.

– Amaçlar her düzeyde birbirleriyle uyumlu olmalıdır. 
Gerek genel amaçlarla bölüm ve kısım amaçları dikey olarak birbirleriyle, gerekse yatay olarak bölüm ve kısım amaçlarının kendi düzeylerinde birbirleriyle uyumlu olması, örgütsel işbirliği, çabalarda uyum ve sinerjik etkileri arttırıcı bir durum ortaya çıkar. Aksi halde, çatışma ve anlaşmazlıkların kaynağı olur. Strateji başarı ile uygulanamaz.

Vizyon ve Strateji

Vizyon, bir yöneticinin geçmişte ve şimdi düşünülmemiş ya da başarılamamış olan, gelecekte başarılmasını düşündüğü yapılması gerekenlerle ilgili açıkça ifade edilen ve o kişinin kendisine özgü (orijinal) düşünceleridir. Vizyon strateji olmadan sınanmamış düşünceler ve ham hayallerdir. Vizyon evresi, stratejik yönetim için çok önemli dönemdir. Gelecekte ne gibi işlerin yapılabileceğinin bolluğu ve zenginliği yöneticinin görüş açısına ve derinliğine bağlı olarak bu evrede ortaya konacaktır. Vizyon yöneticinin yemliğe, orijinalliğe ve yaratıcılığa açıklığının, başka insanların görüşlerinden ve katkılarından ilham alma derecesinin de bir göstergesidir. Diğer bir ifadeyle vizyon, yöneticinin kendine özgü, gelecekte yapılması düşünülen tüm faaliyetlerle alternatifler topluluğunun algılanması, değerlendirilmesi, tanımlanması, açıklanması ve paylaşılmasıyla ilgili zihinsel süreç ve çabaları kapsamına alır.

Mutlaka Okumalısın!  İşletme İçinden Kullanılan Telekomünikasyon Teknolojileri

Yöneticinin, gelecekle ilgili olarak, tüm bu faaliyetleri, kendisinin yalnız başına başarması, yönetim açısından mümkün olmadığına göre, astlarıyla bu konuları görüşmesi, fikirlerini açıklaması, paylaşması ve onları ikna ederek motive etmesi önemlidir. Ancak, bazı yönetsel gruplarda yönetici geçmişte kazandığı başarılarla astları üzerinde tanısı bir güvene dayanan otorite oluşturmuşsa, astlarını yöneticinin vizyonuyla ilgili açıklamalarını tartışmasız bir emir olarak değerlendirip harekete hazır ve motive olduklarını da görebiliriz. Bu toplumun ve örgütün kültür düzeyi ve alışkanlıklarıyla da ilgilidir.

Şu halde, kısaca açıklamak gerekirse vizyonun nitelikleri şunlardır;

  • Her yönetici ve lider için orijinaldir, yani kendilerine özgüdür ve farklıdır.
  • Gelecekte çevrede yapılması düşünülen tüm faaliyetlerin algılanması ve değerlenmesini gerektirir.
  • Her yönetici kendi ekibi ve imkanlarıyla (araç, gereç, teknoloji v.b. ) neleri yapabileceğine, bunların miktarını, çeşitlerini, yurt içi ve yurt dışı başka ülkelerde faaliyet yapma eğilimlerini değerlendirip ve açıklamasını gerektirir.
  • Vizyon yönetici tarafından açıklanıp başkaları tarafından anlaşılıp, paylaşıldıkça değer kazanır.
  • Vizyon açıklanan kişiye özgü, kendi işlerinin ya da başında bulunduğu, içinde çalıştığı kuruluşunun geleceğine ilişkin faaliyetlere bakış açısıdır. Bu strateji ve amaçlar için önemli kaynakları oluşturur.
  • Tepe yöneticisinin ve stratejistlerin vizyonları kuruluşun amaçlarının şekillenmesine ve bu amaçları gerçekleştirmek için ne gibi stratejilerin (faaliyetlerin) yapılacağının oluşmasına katkıda bulunur.
  • Vizyon yönetici ve stratejistlerin yaratıcılık, yenilikçilik, riski göze alma, katılımcı ve paylaşımcı olma nitelikleri hakkında bilgi verir ve örgüt kültürünün niteliğini ortaya koyar.

Yukarıdaki açıklamalarımız değerlendirilecek olursa, amaç ve stratejiler vizyonun ham hayallerinden birtakım analiz ve değerlendirmeler yapılarak titiz bir şekilde ortaya çıkarılmış ve uygulanması örgütçe resmen benimsenmiş kavramlardır. Vizyonun zenginliği amaç ve stratejilerin de zenginliğini sağlar. Vizyonda amaç, strateji, misyon birbirine karışmış olabilir, ancak amaçlar, stratejiler ve misyon birbirleriyle ilişkili bir düzene ve düzenlemeye oturtulmuş kavramlardır. Kısacası vizyon, hem stratejinin hem amacın ve hem de misyonun çıkış ya da ilham kaynağıdır.

Misyon ve Strateji

Örgütlerin varlık nedenlerini açıklamak ya da işletmelerin kendilerini ne tür bir işletme olarak görmek istedikleri hususuna misyon adı verilir. Misyon; işletmenin hangi mal ya da hizmet sektörünü seçtiğini, hangi iş kolunda olduğunu, temel ürün ya da hizmetlerin neler olacağını, tüketici ve pazar ihtiyaçlarını, teknoloji gereksinimini ya da tüm bu konuların birlikte ifade edilmesidir.

Misyon açıklamaların nasıl olması gerektiği konusunda kesin bir standart biçim olmamakla beraber birçok örgütte aşağıdaki ifadesini bulan misyon tanımı ve açıklamalarının olduğunu görebilmekteyiz:

  • İşletmenin ürettiği temel mal ya da hizmetlerin neler olduğu,
  • İşletmenin hangi müşteri kitlesi ya da pazara hitap ettiği (hedef pazarı),
  • İşletmenin kullandığı temel teknolojilerin neler olduğu,
  • İşletmenin genel iş yapma felsefesi,
  • İşletmenin kendini nasıl gördüğü.

Görüldüğü gibi misyon stratejinin açıklanmasından önce yani örgütsel kaynakların tahsisinden önce belirlenmesi gereken bir konudur. Böylece işletme neyi yapacağını, topluma ne gibi bir katkıda bulunarak onun bağrında yaşama ve gelişme imkanı elde edeceğini belirlemektedir. Stratejiyse kaynakları misyon doğrultusunda nerelere, ne miktarlarda dağıtacağını gösteren daha somut bir kavramdır.

Bir örgütün misyona sahip olmasının birçok önemli işlevi vardır:

  • Bütün yönetici ve personelin benzer amacın gerçekleştirilmesi için bir arada olmasını sağlar.
  • Tüm örgütsel güçleri bir araya toplar, motivasyonu sağlar.
  • Örgütün akılcı kaynaklar bulmasına yardımcı olur, stratejinin belirlenerek bunların tahsisine yardımcı olur.
  • Örgütün sorumluluğu ve yöneticilerin iş sorumluluğunu anlamasına yardımcı olur.
  • Örgütsel amaçların ve stratejilerin belirlenmesini kolaylaştırır.

Strateji ve Politika

İşletme literatüründe birbirleriyle karıştırılan terimler strateji ve politika kavramlarıdır. Çünkü bu iki terimi birbirinden kesinlikle ayırdetmeye olanak yoktur. Politika yol gösterme ve belirlenmiş amaçlara ulaşmak için izlenen yol ya da genel plândır. Bu bakımdan uygulamalarla ilgili ilkeler dizisini ve kurallar toplamını meydana getirir. Ülke ve kurallarsa yoruma imkân tanımadıkları için oldukça katı ve verilmiş durumlara uygulanabilecek pratik çarelerdir. Bu açıdan politika ileride açıklayacağımız taktiğe daha çok yaklaşır ve bölüm plânlarının içinde yer alır.

Politika, bir kere belirlendikten sonra sık sık değişmez; örneğin fazla mesai veya hastalık hallerinde personele uygulanan ücret politikası aşağıdan yukarıya herkese aynen uygulanır ve her ayrı olay için özel bir kararı gerekli kılmaz. Halbuki strateji devamlı değişken olması nedeniyle kontrol altında bulundurulması gereken, ne yönde değişeceği kesin olarak kontrol altında bulundurulması gereken, ne yönde değişeceği kesin olarak bilinmeyen bir ortamda alınmaktadır. Dolayısıyla strateji özel olarak işletmeyle çevresi arasındaki ilişkiyle ilgilidir. Her olay için genellikle özel bir görüşme ve kararı gerekli kılar. Politika devamlı tekrar eden kurulmuş bir süreç (prosedür) şeklinde olduğu için uygulaması icra edenlere kolayca devredilebilecektir.

Bazı düşünürlerin amaç tayini stratejinin belirlenmesine dahil ettiklerini daha önce belirtmiştik. Strateji bir işletmenin amaçlarının ve politik yönelmelerinin toplamını oluşturur. Politikaysa saptanmış amaçlara ulaşma yolları olarak belirlenir.

Her ne kadar bu açıklamalar sonucunda kesin bir ayırımda birleşme olanağı bulunamamışsa da, strateji politikanın üzerinde daha ziyade tasarlama ve ileriyi öngörme ya da sezmeyle ilgili bir kavramdır. Halbuki politika, daha özel durumlar için meydana getirilmiş, uygulamalara daha yakın olan birtakım ilke, kural ve emirlerden meydana gelen kararlardan oluşur. Politikanın stratejiye en benzer özelliklerinden biri, her ikisinin de uzun süre için saptanmış olmalarıdır. Fakat politikadaki esneklik stratejiye nazaran daha azdır. Çünkü stratejiyi belirten çevre, onun içerdiği temel kararların da değiştirilmesine neden teşkil eder. Politika ve strateji amaca bağlılıkları yönünden birbirlerine çok benzerler, ancak, strateji amaçla daha yakından ilgilidir. Stratejik faaliyet eldeki bütün güçlerin amaca yöneltilmesi şeklindedir. Halbuki politikada bu bağlılık daha gevşektir. Toplam politik uygulamalar amaca yönelmiş olsa da her politik uygulamayı işletmenin genel amaçlarını gerçekleştirmeyle izah etmek olanaklı değildir.

Strateji ve Taktik

Taktik, usul ve teknik bakımdan stratejiden daha ayrıntılıdır. Stratejinin amaçlara ulaşmak için eldeki güçlerin ya da kaynakların dağıtım plânı olduğunu biliyoruz. Taktik, bu yerleştirilen güçlerin harekete geçirilmesi, yani uygulanmasıyla ilgilidir. Olaylar yaşanırken ya da cereyan ederken, meydana gelecek durumları önceden görerek uygulama alternatifleri ve ayrıntıları hazırlanır.

Mutlaka Okumalısın!  Finansal Varlıklar (Menkul Kıymet)

Bazı hallerde taktik, uygulamalar esnasında saptanabilir. Bu yüzden taktik de aslında strateji gibi amaca hizmet eden bir araç olmasına rağmen özel, kısa fikir ve hareketlerden oluştuğuna göre, bazen çok kısa sürede genel strateji düşüncesine aykırı düşebilir. Örneğin; savaşta karşı orduyu ortadan kaldırmak stratejisi içinde düzene konulmuş bir ordunun, taktik gereği ani olarak geri çekilmesi ya da kısmi bir yörede güçlerini artırıyormuş gibi göstermesi aslında stratejinin uygulamasına ilişkin bir manevradır. Taktikler aslında, stratejinin gerçekleşmesine yardımcı ayrıntılar ve hatta programlardır. Bu yüzden taktik, programa benzemektedir. Her stratejiyi uygulamaya koyacak mutlak birtakım taktikler gereklidir. Bu yüzden taktik stratejiyi gerçekleştiren bir araç, onun vazgeçilmez bir devamıdır.

Strateji Program ve Bütçe

Program, süreleri belirlemek, ayrıntılı faaliyetlerin uygulanacakları yer ve zamanları ve bunların kimler tarafından nasıl yapılacağını saptamaktır. Program tam belirlilik hallerini ve çok kısmi riskleri içermektedir. Bir olayın en ince ayrıntılarını yer, zaman, şahıs ve usul göstererek belirlemektedir. Kısa süreyle ilgilidir. Halbuki strateji işletmede meydana gelecek bütün olay ve hareketlerin uzun süre içinde öngörülmesini ve bunların işletmenin amaçları yönünden değerlendirilmesi ve seçilmesini gerektirir. Programlar daha alt kademelerle ve uygulamalarla ilgilidir. Programların başka bir özelliği bir defa kullanılan plânlardan oluşudur. Bu yönüyle de politikalardan ve stratejiden ayrılırlar. Programların esneklik özelliği çok azdır; bu yüzden de kesin niteliktedir. Bütçeyse, programda belirlenmiş her faaliyetin neden olacağı giderlerle bazı faaliyetlerden sağlanacak gelirlerin rakamsal ve nakdi ifadelerinden oluşan öngörüdür. Her faaliyet programının bir bütçesi mevcuttur.

Strateji ve Yöntem

Yöntem kullanılış özelliği açısından politikaya benzer, politika ve strateji geniş bir alan ya da temel bir sorunu ele almasına karşılık, yöntem normal olarak politikanın ya da stratejinin uygulanış şekliyle ilgilidir. Bu bakımdan strateji ve politika kapsam bakımından yöntemden daha geniştir. Her üç kavramın müşterek yönleri sürekli ve uzun süreli seçimlerden olmalarıdır. Yöntemle programın birbirlerine benzer yönleri, uygulamayadaha yakın olmaları ve bir işi ya da bir işlemi ilgilendirmeleridir. Yapılan her iş ve işlem için kullanılan bir yöntem mevcuttur. Bu açıdan bakılırsa, strateji plânlaması yaparken birtakım niteliksel ve niceliksel yöntemlerden yararlanılır. Politik uygulamaları da birtakım yöntemlerin bileşiminden oluşur.

Şu halde; belirli amaçlar için yapılan her faaliyet alanında çeşitli derecelerde yöntemler uygulanabilir. Önemli hususlardan biri de, yöntemin özellikle stratejiye nazaran standartlaştırılma özelliğinin olmasıdır. Hatta uygulamalarda kullanılmak üzere standart yöntemler meydana getirilmiştir. O halde, yöntemler çeşitli sorunların çözümünde kullanılan usullerden ibarettir. Bu açıdan bakılırsa, stratejik plânlama da bir sorun çözme yöntemidir.

Strateji ve Plân

Birbirine karıştırılan iki kavramdan biri de strateji ve plândır. Daha önceki açıklamalardan da anlaşıldığı uzun süreli seçimler ve amaçlarla ilgilidir. Plânsa amaçlara ulaşmak için araçlar ve yolların kararlaştırılması ve kabaca neyin nasıl yapılacağının saptanmasıdır. Görüldüğü gibi plân kavramı genel olarak strateji, politika, yöntem ve program olarak izah ettiğimiz bütün kavramları kapsamına almaktadır. Çünkü plân, işletmenin çevresiyle ya da çevresel gelişmesiyle sıkı sıkıya ilgilidir. Bu yönü, onu stratejiye iyice yaklaştırır. Plân ayrıca rakamlandırılmış amaçların tespiti ve amaçlara ulaştıracak “amaç fonksiyonunun” maksimizasyonuyla ilgilidir. Doğal kaynaklar, finansal kaynaklarla ilgili sınırlamalar başta olmak üzere pazar koşulları ve ürün teknolojisiyle ilgili diğer dış değişkenler bu optimizasyon süreci içine dahil olmaktadır.

Yukarıda saymış olduğumuz değişkenlerle ilgili öngörülen hususlar kesin değil, fakat olasılığa dayanmaktadır. O halde, plânla belirlenmiş amaçlara ulaşma hiçbir zaman kesin değildir. Şu halde, plânda da stratejide olduğu gibi bir risk ve belirsizlik derecesi mevcut bulunmaktadır. Fakat tahminlerin gerçekleştirilmeleriyle ilgili belirsizlikler plânda kabullenilen süreyle sıkı sıkıya ilgilidir. Yani bu belirsizlikler plânın süresi azaldıkça doğru orantılı olarak azalmakta plân süresi uzatıldıkça artmaktadır. Öyleyse belirsizlik özelliği ve zaman süresi bakımından plân daha esnektir.

Uzun süreli plân periyotlarında stratejiyle plân anlam birliğine ulaşmaktadır. Ancak plânın süreleri çok çeşitli olduğundan, kısa ve orta süreli plânlar stratejiden ayrılarak daha kesinlik ve belirlilik kazanmakta ve bu yönden politika, taktik ve programa benzemektedir. Ancak politika uzun süreli devamlı uygulamalarla ilgili bir kavram olduğuna göre bu yönüyle orta ve kısa süreli plânlardan ayrılmaktadır. Halbuki, strateji bazı hallerde yazılı olmayabilir, bu takdirde genellikle yöneticilerin zihninde yerleşmiş bir kavram olacaktır. Buna karşılık yazılı hale getirilerek kesin bir hüviyet kazandırılan stratejilere stratejik plânlama adını veriyoruz.

Stratejik Yönetim

Stratejik yönetim kavramı 1980 yılından bu yana işletme literatürüne girmiş bulunmaktadır. Bu kavram, strateji ve yönetim kelimelerinin bileşiminden türemiş bulunmaktadır. Stratejik yönetimle stratejinin sadece plânlama yönünün eksik kalacağını halbuki, stratejilerin uygulamaları ve ulaşılan sonuçlarının kontrol edilmesi konularıyla da ilgili olduğunu belirtmek amacıyla geliştirilmiştir. Bir tanım vermek gerekirse, stratejik yönetim, stratejilerin plânlanması için gerekli araştırma, inceleme, değerlendirmeleri, uygulamadan önce amaçlara uygunluğu açısından bir kez daha gözden geçirme ve uygulama aşamasında örgüt içi her türlü yapısal ve motivasyonel önlemleri almayı kapsayan ve işletme üst yönetimini ilgilendiren süreçler toplamıdır.

Stratejik yönetimin birinci aşaması stratejik plânlamadır. Burada işletmenin yönetim kurulu üyeleri, genel müdür ve genel müdür yardımcıları, plânlama yöneticisi ve plânlama kurmaylarıyla işletmenin diğer danışmanlarından oluşan ve adına stratejistler dediğimiz bir grup üst düzey beyin takımı, işletmenin verilmiş amaçları doğrultusunda çevre analizi, işletme değerlemesi, alternatif stratejilerinin incelenmesi ve uygun stratejinin seçimi üzerinde çalışmaktadırlar. Bu çalışmalar ve seçim sonucu izlenecek strateji ya da stratejiler belirlenmektedir.

Stratejik yönetimin ikinci safhası, politika oluşturma ve uygun yapı araştırma çabalarıdır. Burada plânlanan stratejinin orta ve alt yönetim kademelerine benimsetilmesi, bu kademeler tarafından uygulamada izlenecek politikaların oluşturulması ve en uygun örgütsel yapının kurulmasıyla ilgili çalışmalar yapılmaktadır.

Stratejik yönetimin üçüncü ve sonucu aşamasıysa, karşılaştırma, kontroldür. Burada seçilen stratejinin oluşturulan politikaları ve kurulacak örgütsel yapının, işletmenin amaçlarıyla uygunluğunun karşılaştırılarak kontrol edilmesine ilişkin olmaktadır. Şekilde stratejik yönetim süreçleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır.